Genç kalmanın üç yolu! Yaşlanmayı yavaşlatma rehberi

Yaşlanmak, insan hayatının kaçınılmaz bir kesimi olsa da, bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, bu süreci yavaşlatmanın sandığımızdan daha kolay ve erişilebilir olduğunu gösterdi.

Harvard, Stanford ve Exeter üzere dünyanın önde gelen üniversitelerinden uzmanların son araştırmaları, herkesin uygulayabileceği üç temel stratejiyi ortaya koydu: Sağlıklı beslenme, sistemli idman ve gerilim idaresi.

İşte, biyolojik yaşınızı genç tutmanın ücretsiz ve sınırsız yolları!

1. Beslenme: Hücrelerinizi Yanlışsız Besinlerle Besleyin

Bilim, beslenmenin yaşlanmayı yavaşlatmada kilit bir rol oynadığını kanıtladı. Harvard T.H. Chan Halk Sıhhati Okulu’ndan Prof. Dr. Frank Hu, omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar, lif ve D vitamini açısından güçlü bir diyetin ömrü uzattığını vurguluyor. The New England Journal of Medicine’de yayımlanan bir çalışma, omega-3 ve lif zengini diyetlerin 10 yılda vefat riskini %18 azalttığını gösterdi.

Somon, sardalya üzere yağlı balıklar, yeşil yapraklı sebzeler, ceviz, badem ve mevsim meyveleri, hücrelerinizi özgür radikallerin zararlarından korudu.

Dr. Hu, “Beslenme, genetiğin ötesinde bir faktör. Yanlışsız besinlerle biyolojik yaşlanmayı değerli ölçüde yavaşlatabilirsiniz” dedi.

Japonya’daki uzun ömürlü toplulukların “Hara Hachi Bu” formülüyle %80 doygunlukta yemekten kalkması, bu yaklaşımın aktifliğini kanıtladı. Bu kolay alışkanlık, oksidatif gerilimi azaltarak kan şekeri istikrarını koruyor ve yaşlanmayı frenledi.

2. İdman: Hareketle Genç Kalın

Fiziksel aktivite, sadece kas ve kemik sıhhatini değil, hücresel yaşlanmayı da yavaşlattı. Amerikan Kalp Derneği, haftada 150 dakika orta tempo idman yahut 75 dakika yüksek tempo idman önerdi.

Columbia Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, kardiyovasküler sıhhati yeterli olan bireylerin biyolojik yaşlarının, kronolojik yaşlarından ortalama 5 yıl daha genç olduğunu ortaya koydu.

Stanford Üniversitesi’nden nöroloji ve yaşlanma uzmanı Dr. Tony Wyss-Coray, “Düzenli idman, telomer kısalmasını yavaşlatarak hücrelerin yaşlanma sürecini geciktiriyor” dedi.

Yürüyüş, yüzme yahut yoga üzere düşük tempolu aktiviteler bile büyük fark oluşturdu.

İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lorna Harries ise denetimli nefes teknikleriyle birleştirilen antrenmanın gerilim hormonlarını azalttığını ve mitokondri işlevlerini güçlendirdiğini belirterek, “Haftada yalnızca 10 dakika koşu bile beynin bilişsel fonksiyonlarını destekliyor” diyen Harries, hareketin yaşlanmayı yavaşlatmadaki gücünü vurguladı.

3. Gerilim İdaresi: Zihninizi ve Vücudu Koruyun

Kronik gerilim, yaşlanmayı hızlandıran en büyük düşmanlardan biri. İngiltere’deki Sheffield Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ilaria Bellantuono, “Kronik gerilim, inflamasyonu artırarak biyolojik yaşlanmayı hızlandırıyor. Meditasyon ve yoga üzere prosedürler bu süreci aksine çevirebilir” dedi.

İtalya’daki Bologna Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, gerilimin “inflammaging” (iltihapla yaşlanma) sürecini tetiklediğini ve cilt sıhhatinden beyin işleve kadar her alanda yaşlanmayı hızlandırdığını gösterdi. Günde yalnızca 10 dakika meditasyon yahut nefes antrenmanı, kortizol düzeylerini düşürerek hücrelerinizi korudu.

Columbia Üniversitesi’nden araştırmacılar, gerilimin gri saç oluşumunu bile tetikleyebildiğini, lakin gerilim idaresiyle bu tesirin süreksiz olarak geri çevrilebileceğini buldu.

Dr. Vassily’nin “Aidiyet, tıbbın en güçlü formudur” kelamıyla vurguladığı üzere, sevdiklerinizle vakit geçirmek ve toplumsal bağları güçlendirmek de gerilimle uğraşta tesirli bir prosedür.

BİLİMSEL TAKVİYE VE UZMAN GÖRÜŞLERİ

Bu üç strateji, yalnızca kolay ve fiyatsız olmakla kalmıyor, tıpkı vakitte bilimsel olarak kanıtlanmış sonuçlar sundu.

Washington Üniversitesi’nden Prof. Dr. Matt Kaeberlein, kalori kısıtlaması ve aralıklı oruç üzere beslenme yaklaşımlarının, hücrelerdeki otofaji sürecini tetikleyerek hasarlı hücrelerin temizlenmesini sağladığını belirtti.

Danimarkalı genetikçi Prof. Dr. Lene Juel Rasmussen ise antrenmanın mitokondrileri yenileyerek DNA hasarını azalttığını vurguladı.

Uzmanlar, bu alışkanlıkların 30’lu yaşlardan itibaren benimsenmesinin, ileri yaşlarda ömür kalitesini artırdığını ve hastalık risklerini azalttığını tabir etti.