Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Özel, Davos’un ardından konuştu: Türkiye yapay zeka yarışının neresinde?
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2025 yılı için gerçekleştirdiği Davos Doruğu, dünyanın dört bir yanından gelen karar vericileri, akademisyenleri, girişimcileri ve uzmanları bir ortaya getirdi. Bu yılki doruğun en sıcak konusu yapay zeka (AI-YP) olurken, Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Lideri Osman Ertürk Özel, “Avrupa ve Türkiye’nin yapay zeka yarışındaki gelişmelere şimdi sadece seyirci kalması, politik, altyapısal ve yetenek erişimi üzere mahzurların aşılamaması durumunda büyük bir fırsat kaybına dönüşebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Dünya Ekonomik Forumu’nun İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlediği 55. Yıllık Toplantıları kapsamında yapay zekadaki son gelişmeler masaya yatırıldı. Yapay zekanın değerli bir gündem hususu olduğu toplantıda, politikler ve iş dünyası başkanları yapay zekanın sunduğu risk ve fırsatları kıymetlendirdi.
Toplantının akabinde yapay zeka tartışmalarını ele alan Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Lideri ve hukukçu Osman Ertürk Özel, “Yapay zeka yarışında Amerika başkan bir pozisyonda görünürken, Çin’in yüksek teknoloji donanımlı ve açık kaynak kodlu Deepseek tahlili ise son günlere damgasını vurdu. Avrupa ve Türkiye’nin ise bu gelişmelere şimdi sadece seyirci kalması, politik, altyapısal ve yetenek erişimi üzere mahzurların aşılamaması durumunda büyük bir fırsat kaybına dönüşebilir” dedi.
“Türkiye’nin yapay zeka yarışında birinci evrede en azından çok uygun bir yakın takipçi olması gerektiği açık” diyen Özel, şöyle devam etti:
“TÜRKİYE HALA TRENİ KAÇIRMIŞ SAYILMAZ”
“Türkiye, genç ve yetenekli nüfusuyla hala bu treni kaçırmış değil. Lakin bu avantajı pahalandırmak için kapsamlı yapay zeka raporları hazırlanmalı, net stratejiler belirlenmeli ve insan kaynağına yatırım yapılmalı. Bunun yanında, yüksek kapasiteli bilişim altyapısı, çağdaş bilgi merkezleri ve süratli internet teması üzere kritik altyapılar için kaynak ayrılmalı. Yapay zeka alanında güçlü bir ekosistem oluşturmak, Türkiye’nin bu global yarışta yerini alabilmesi için artık bir mecburilik.
“DOĞRU TEŞEBBÜSLE YATIRIMI EŞLEŞTİREN VERİMLİ BİR SİSTEM İNŞA EDİLMELİ”
Öncelik teknoloji ve teşebbüs ekosistemine yapılan yatırımın verimli hale gelmesini temin etmek olmalı. Türkiye, bu ekosisteme gerek muafiyetler gerekse de teşvikler yoluyla çok önemli yatırım yapıyor ancak her zamanki üzere en temel sıkıntımız “verimlilik.” Sıkıntı hakikaten hak eden hakikat teşebbüs ile yatırımı buluşturabilme sorunu. Bu noktada sistemin teşvik ve muafiyetlerden fazla girişimcilere direkt mali kaynak yaratılabilecek tahlillere yönelmesi gerekiyor. Kamu bankaları teşebbüslere özel krediler ve gibisi tahliller ile sürece katkı sağlamalı. Öteki yandan teşebbüsleri önceleyen bir banka kurulması fikri üzerinde de durulması gerektiğini düşünüyorum. Alışılmış ki ahbap çavuş diyaloglarını bir kenara bırakan ve nitekim güzel elenmiş teşebbüsleri hedefleyen bir sistem inşa edilmeli. Teknolojinin yeni dünyayı yakalamada en kestirme yol olduğunu unutmamalı, bu mevzuda dünyaya entegrasyonumuzu her zamankinden daha güzel düzeyde tutmalıyız.”
