ABD fedaral hükümeti kapandı. Moldova seçimlerinde AB müdahale etti .

Bu hafta dünya sahnesinde üç keskin gelişme öne çıkıyor: Trump’ın tıkadığı bütçe, Pentagon’daki tekrar yapılanma tartışmaları ve Moldova’daki seçim skandalı’nı Siyasetçi İlay Aksoy YouTube kanalında yorumladı.

Yaşanan çarpıcı gelişmelerin ayrıntılarına kendi kanalında yer veren Aksoy, kıymetli satır başları ile dünya gündeminde dikkat cazibeli yorumlarda bulundu.

“Birçok bölgede birebir anda çok değerli gelişmeler var. O yüzden bugün size Amerika ve Avrupa’da gelişen üç çok değerli olayı aktarmak istiyorum.” Birinci olarak Amerika’dan bir başlayalım” diyerek kelama başlayan Aksoy, takipçilerine “Size hafta başında Amerika’nın karışacağını söylemiştim. İşte adım adım dün akşamdan itibaren ülke gerginliğe yanlışsız gitmeye başladı. Dün Lider Trump’ın önerdiği bütçe tekrar kongrenin oyuna sunuldu. Gerekli oyları bulamayınca kongre federal seviyede devlette çalışan personellerle birlikte iş bırakma hareketine başladı. Paketin geçmesi için 60 oy gerekliydi. Lakin Trump kongrede 53 koltuğa sahip olduğundan gerekli 7 oyu demokratlar tarafından sağlayamadı ve kriz başladı” diye seslendi.

ABD’de yaşanan bütçe krizinin detaylarını anlatan Aksoy “Trump’ın bütçesini onaylamamak için Demokratlar bir dizi kural koymuştu. Özet olarak Demokratlar Obama devrinde çıkartılan Obama Deva projesi için ek bütçeler talep ediyor. Yani bu bir sıhhat projesiydi ve bunun için de ek bütçeler istiyor şu an. Demokratlar düşük gelirli insanların da sıhhat sigortalarının yararlanabilme müddeti kısıtlanmaması için de gerekli önlemler istediler Trump’tan ve Trump’ın yürürlüğe koyduğu Medicade kesintilerin de kaldırılmasını istiyorlar. Artık açıkçası ben bunu biraz daha irdelediğimde Demokratlar Trump’tan istediklerinin tümünü Biden hükümeti altında ziyadesiyle yapabilirdi. Lakin burada halk için değerli bir mevzuyu öne sürerek Trump’a resmen siyasi bir kriz yaratma peşinde olduğunu görüyorum demokratların” dedi.

Aksoy kelamlarını “En son genel iş bırakma aksiyonu 6 yıl evvel yapılmış ve 35 gün sürmüştü. Münasebetiyle 35 günün üstünde yahut 35 gün sürecek bir hükümet krizi önemli manada Trump’ı derde sokacak” diyerek devam ettirdi.

İşte Aksoy’un kendi kanalındaki değerli tespitleri:

Dolayısıyla ne kadar uzun sürerse Trump’ın da o kadar yıpranmasını demektir. Ülkenin de karışacağı manasına geliyor. Demokratlar benim gördüğüm kadarıyla bu işi çok şuurlu bir halde yapıyorlar ve Trump’a karşı bir isyan, bir ayaklanma teşvik ediyorlar.

‘ÜLKE TARİHİNİN EN DEĞİŞİK GÜNLERİNDEN BİRİ YAŞANDI’

Şimdi dün Amerika’da bir diğer çok çok değerli bir toplantı gerçekleşti. Amerika’nın ordusunun ve ülkenin de tarihinde tahminen en değişik günlerden bir tanesi yaşandı dün.

Amerikan Savunma Bakanı Peeth Hexe, Virginia’da 800 en üst seviye generallerine dünyada bulunan 750 Amerikan askeri üslerinden yani Japonya’dan tutun Avustralya’ya kadar misyon yerlerini bırakıp harikulâde bir toplantıya davet etti. Artık nereden bakarsanız bakın mali tasarrufa gitmeye çalışan bir hükümet için bu işin uyumu ve lojistik tarafı inanılmaz masraflı bir çalışma oldu.

Milyonlarca dolar mal oldu. Eee deniliyor bu iş. Birebir vakitte büyük bir güvenlik zafiyeti de yarattı. Zira 800 en üst seviye general tıpkı anda tıpkı yerde bulunması çok büyük bir zafiyettir. Lakin bakanın konuşmasını dinledikten sonra açıkçası Amerika’nın çok önemli meseleleri olduğunu başta ordusuyla ilgili net bir formda anlaşılıyor.

‘ABD ORDUSU SİSTEMLİ BİR HALDE ZAYIFLATILMAYA ÇALIŞILIYOR’

Artık Amerikan basını bu konuşmayı çok farklı bir biçimde verdi. O yüzden ben açıkçası hani bir bakan 800 en üst seviye generaline yalnızca şişman asker ordusunda istemiyor demek için çağırmadığını düşünerek bütün 45 dakikalık konuşmasını oturdum. Sabırla dinledim.

Ve şunu söyleyebilirim ki bu konuşmayı dinledikten sonra ‘adam haklıymış’. Yani Amerikan ordusu içeriden çok sistemli ve şuurlu bir formda zayıflatılmaya ve kimlik değiştirilmesi isteniyor.

Şimdi konuşmanın kimi değerli yerlerini sizinle paylaşmak istiyorum.

‘SAVUNMA BAKANI CANLI YAYINDA İTİRAF ETTİ’

Sonra da neden bu mevzular bu kadar değerli olduğunu, bu ıslahatlarda yapılması gerektiğini de anlatacağım. Konuşmasını bu sözlerle başladı. Barış sağlamak için savaşa hazır olmalıyız ve savaşmak için de hazır olmalıyız. Kendi savaşçılarımıza karşı yürütülen savaşı artık sonlandırmalıyız dedi. Yolumuzu kaybettik dedi bakan. Yani düşünebiliyor musunuz?

Savunma Bakanı Amerikan ordusu yolunu kaybettiğini söylüyor ve bunu canlı yayında söylüyor ve itiraf ediyor.

Şöyle devam ediyor. Ordumuz Walk Departmanına evrildi. Çok uzun vakittir ordudaki atamalar liyakat üzerinde değil etnik yapısına nazaran, rengine nazaran yahut cinsel tercihine nazaran yapılmaktadır. Artık kimlik ayları sonlanıyor. Artık elbise giyen erkekler yasaklanıyor. Artık de ofisleri kapatılıyor. Bu ofislerini biraz araştırdım. Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık teşvik eden askeri ruhsal danışman bürolarıymış bunlar ve ordunun şahsen içinde faaliyet gösteriyor. Yani çok şuurlu ve planlı formda eşcinsellik ve erkeklerin ve bayanların trans bireyler haline gelmeleri için Amerikan ordusunun içinde teşvik eden bir kısım kurulmuş.

‘ŞARTLAR GERİ GETİRİLECEK’

Yani özel hayat başka bir şey lakin ordudaki disiplin açısından çok farklı bir şey bu. Yeniden diyor ki, “İklim değişikliği propagandasına ve saçmalığı artık sonlanıyoruz. Bunların tümü Amerikan ordusunun dikkatin dağılmasına neden oluyor. Amerikan ordusunun standartlarına başta fizikî ve sıhhat yapısını yüksek, tek tip ve iki cinsiyet ortasında eşit koyacağız.” Şişman askerler yahut generaller olmayacak.

Herkes fizikî standartlarına uyması gerekiyor. Fakat an itibariyle evvelce kaldırılan fizikî standart testlere ve senede iki kez girilmesi gereken kaideler geri getirilecek.

Boy ve kilo standartları da geri getirilecek ve yılda iki defa bu testler evvelden olduğu üzere tekrar tabi tutulacak herkes. Ayrıyeten her gün rütbelerine bakmaksızın günlük spor yapılacak.

Çok enteresan geldi bana yani bunları dinlerken. Tıpkı vakitte fizikî manzaraya de standart getiriyoruz. Sakallar, uzun saçlar yasaklandı orduda.

Eğer tıraş olmak istemiyorsanız, fizikî standartlarını yerine getirmek istemiyorsanız kendinize yeni bir meslek bulmalısınız.

Ordu sizin için değil demektir.” dedi. Artık ben bunu konuşmayı nitekim şaşkınlık içinde dinledim ve resmen güya bir Netflix dizisi e izliyorum üzere bir orta düşünmeye başladım.

Ama bakın Amerika’nın gerçek rakibi Çin’dir. Rusya falan değil. Tam aykırısı Rusya’ya karşı yürütülen bu canavarlaşma siyaseti Amerika’nın ve Rusya’nın da karşılıklı çok büyük bir halde işlerine geliyor

.Her ikisi yürütülen propaganda nedeniyle algıda yenilmez ve harikulâde güçlü oldukları düşünülüyor.

Çok kuşkusuz ki çok güçlü devletler o başka bir şey lakin bu propaganda kısmı da onların daha fazla güçlü olması da algılanmasına sebep oluyor. Fakat ortalarında çok büyük bir fark vardır. Amerika ve Avrupa Birliği üzere ekürileri Türkiye demeyeceğim. Zira Türkiye ve Türk toplumu değil, AKP de dahil olmak üzere milliyetçiliği, disiplini, devlet ciddiyetini, klasik aile yapılarını, liberalizmi terk etti ve beklenen başarıyı değil, tam zıddı bu siyaset devlette bir zafiyet getirdi.

Oysa bilhassa Bricks ve Scheng işbirliği teşkilatına bakıldığında liberal siyasetleri epey uzak. onları hiçbir halde benimsemedi bu ülkeler. Bu ülkeler başta Çin, Rusya, Hindistan ve İran son derece önemli, hamasetten uzak, stratejik, milliyetçi ve klâsik aile ve toplum bedellerinde hayli bağlı oluyorlar.

Yani güçlerini tarihlerinden ve ulusal kimliklerinden alıyorlar ve savunma düzeneklerini, devlet geleneklerini bu tarafta muhafazaya çalışıyorlar. İşte o yüzden Amerikan ordusunun yine yapılanması gündemde şu an. Eylül başı Çin’de gerçekleşen Şengha İşbirliği doruğunda ikinci gününde Çin fevkalâde askeri güç gösterisi sergiledi.

MOLDOVA’DA NELER OLUYOR?

Şimdi bu imgelere baktığınızda bir de Amerikan askerleriyle kıyaslandığında çok önemli bir fark ortaya çıkıyor. İşte bu açığı Amerikan hükümeti şu an kapatmaya çalışıyor. Son olarak da biraz Avrupa’ya dönerek Moldova’dan biraz bahsetmek istiyorum. Moldova’da gerçekleşen seçimlerde o denli bir müdahale edildi ki Avrupa Birliği resmen yani bir darbe niteliğinde bir operasyon çekti Moldova’ya.

Bakın Türkiye’ye 724 daima demokrasi dersleri veren eee ne demokrattır ne de açıkçası paktır. O yüzden ben tekrar tekrar söylüyorum. Türkiye artık bu Avrupa Birliği hayranlığından, Avrupa Birliği çetelerinden uzaklaşması gerekiyor. Zira hakikaten eee bu Avrupa Birliği bir çetedir. Sahiden çetedir.

Yani Avrupa’yla ticaret eee yapmayalım demiyorum. Katiyen Avrupa bize çok gereksinimi vardır. Bizim de ticarete e gereksinimimiz vardır. O farklı bir şey. Lakin artık bu Teknokrat çetelerinden Türkiye’ye derhal uzaklaşması gerekiyor.

Şimdi size evvel Telegram’ın kurucusu Pavel Durv’un verdiği bir röportajı aktarmak istiyorum.

Burada Durv çok açık bir biçimde Fransız istihbaratı kendisinden Moldova’daki seçimlerle ilgili etkileyecek olan muhalif hesapları kapatmasını ve müdahale etmesini istemiş. Ve bunun karşılığında da Fransa’da yargılandığı bir davada Fransız istihbaratı şahsen davaya bakan yargıçla konuşarak kendisi hakkında olumlu şeyler söylediğini ve davayı da etkilediğini söylüyor, itiraf ediyor burada. Artık bu mevzuyu pek Türkiye’de gündeme getiren mi görmedim.

Ancak emperyalistlerin öteki ülkelerin iç sorununa nasıl karıştığını ve nasıl müdahale ettiğini de aktarmak için çok yeterli bir örnek olduğu için size bunu anlattım.

Şimdi dış politikayı anlamamız için evvel haritadan başlamamız lazım.

Moldova, Romanya ve Ukrayna ortasında karayla çevrilmiş yaklaşık 2,5 milyonluk nüfuslu bir ülkedir ve Ukrayna eee savaşı ile ilgili de çok yakından ilgilenen bir ülke.

Avrupa Birliği 2022 yılında Ukrayna ile birlikte her iki ülkeye aday ülke statüsünü tanıdı. Yani bir parmak bal çaldı bunlara. Ancak Avrupa Birliği öbür yandan Rusya’yı, Moldova’yı işgal edebilir propagandası da yürütmeyi de ihmal etmedi. Biliyorsunuz Avrupa Birliği bir sürü bu türlü paranoyak propagandaları var.

Eylül ayın başında Moldova’da yapılan anketlerde daha Rus yanlısı milliyetçi bir blok %36 oy oranıyla önde gözüküyordu.

Karşısında Avrupa Birliği’in desteklediği pas bloku %34.7 ile geriden geldiği gözüküyordu. Artık seçimlerde çok önemli hile karıştığına dair bir durum kelam konusu ve burada birçok yerde de aslında bu belgelendi. Milliyetçi blokun en önde gelen iki adayları bir sefer seçimlerden iki gün kala Moldova hükümeti tarafından yasaklandı.

Fransa, İspanya ve Romanya’da Moldova büyükelçiliklerini kurulan sandıklarda insanlar Avrupa Birliği tarafından finanse edilen otobüslerle getirilmesi sağlandı ve muhalefetin sandıklara da gözlemci olarak büyükelçiliğin içine girmesi de müsaade verilmedi.

Oylama saatinin bitmesine çok çok evvelden de büyükelçilik tarafından sandıkların büsbütün dolduğu açıklandı ve çok sayıda getirilen seçmenlerde de otobüslerde para dağıtıldığı argüman ediliyor.

Şimdi bunu e okurken bir biraz bu türlü bir gülme tuttu beni lakin neyse. En büyük sorun Rusya’da yaşayan Moldova vatandaşların oy kullanma hakkında yaşandı. Rusya’da yaklaşık 500.000 bulunuyor. Lakin Moldova büyükelçiliği Moskova’da tek bir yer açtı oy kullanmak için ve oraya da iki sandık koydu.

Dolayısıyla bu kadar büyük bir seçmenin oy kullanma hakkı engellendi. Kıyaslamak için şöyle söyleyeyim. İtalya’da 115.000 Moldovya vatandaşı bulunuyor ve İtalya 75 sandık kurdu bu beşerler için. Yani 500.000 seçmen için de iki sandık kuruldu Rusya’da. Birebir vakitte Moldova bölgesine bağlı Transdestanya bölgesinde de yaşandı.

Burada 200.000 Moldovyalı yaşamasına karşın bölgeden oy kullanmaları için yedi köprü kapatıldı ve ağır denetim altında alınarak kısıtlı geçişlere müsaade verildi.

O bölgeden beşerler oy kullanamadı. Seçim sonuçlarına da baktığınızda temelinde Avrupa Birliği’nin bu müdahalesi ne kadar sonuç verdiğini de görüyorsunuz lakin çok büyük bir müdahale gerekliydi.

Çünkü kazanılan taraf %50.1 ile kazandı. Moldova parlamentosu 101 milletvekilinden oluşuyor ve şu an kazanan taraf yalnızca 55 koltuğuna sahip oldu. Yani burada çok açık bir biçimde görünüyor ki şayet Rusya’daki seçmen de oy kullansaydı çok farklı bir seçim sonucu ortaya çıkacaktı.

Bunu en net bir biçimde açıklayan Fransız muhalefet parti önderi Florian Flippo’dan geldi.

O da X hesabında Avrupa Birliği’nden milyarlarca dolar ve büyük çaplı sahtekarlık sayesinde Avrupa fanatikleri Moldova’daki parlamento seçimleri kazandı dedi.

Böyle büyük harflerle. İşte Avrupa Birliği’nin demokrasi anlayışı budur. Yazıda ben kazanırım turada da sen kaybedersin demektir dedi.

Bu üç değerli mevzuyu size aktarmak istedim. Umarım bu bilgiler sizin için faydalı olmuştur.