Ahmet Hakan ve Faruk Bildirici gerilimi büyüyor! ‘Sen bir yalancısın…’

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağında sorulan soruların evvelce yazıldığı‘ savına iktidara yakın gazeteci Ahmet Hakan’ın tezlere “ahlaksız” diyerek ‘itiraf’ niteliğindeki karşılığı gündemdeki yerini koruyor.

Ahmet Hakan, Erdoğan’ın uçağındaki soruları savunmaya çalışarak “İletişim Başkanlığı, gazetecilere ‘Hangi soruları soracaksınız’ diye soruyor. Bunun hedefi da muhakkak; yinelenmiş soru olmasın.
Sorumuzu özgürce, hiçbir kısıtlama olmaksızın iletiyoruz, Bağlantı Başkanlığı da sorulara asla müdahale etmeden bir sıralama yapıyor.” açıklaması yapmıştı.

Ahmet Hakan, uçaktaki soru skandalını itiraf etti!

Bildirici ve Hakan ortasındaki tansiyon tırmanıyor.

“SÜPER SIKICI BİR POLEMİK…”

Hakan bugünkü yazısında yeniden Bildirici’yi gaye aldı. “Adamın teki bir savda bulundu.” diyen Hakan, iddiya dün cevap verdiğini hatırlatarak “süper sıkıcı bir polemik. Bu adama ve peşine takılanlara ayırdığım mühlet burada doluyor sayın seyirciler. Çünkü yapacak daha eğlenceli şeyler var hayatımda.” sözlerini kullandı.

Faruk Bildirici’nin Hakan’a karşılığı sert oldu.

Bildirici’nin bahisle ilgili paylaşımı dikkat çekti. Hakan’a ‘Sen bir yalancısın AHmet Hakan’ diyerek seslenen Bildirici “bugüne kadar çok az şahsa yalancı demişimdir; daima kaçmışımdır bu kelimeyi kullanmaktan lakin sen bu sözcüğün hakkını verdin! Zira okuduğunu anlamamış olamazsın, yazdığımı bile isteye çarpıtıyorsun ” dedi.

‘Neyi gizlemeye çalışıyorsun?’ diyen Bildirici’nin Ahmet Hakan’a verdiği karşılıktan kıymetli başlılar şöyle

“SEN BİR YALANCISIN AHMET HAKAN…”

“SEN BİR YALANCISIN AHMET HAKAN – Bugüne kadar çok az şahsa yalancı demişimdir; daima kaçmışımdır bu kelimeyi kullanmaktan lakin sen bu sözcüğün hakkını verdin! Zira okuduğunu anlamamış olamazsın, yazdığımı bile isteye çarpıtıyorsun.

Tırnak içinde yazmışsın lakin ben “İletişim Başkanlığı, uçakta sorulacak soruları ve yanıtları evvelce belirledi. Soruların altına da gazetecilerin isimlerini yazdı” demedim. O denli bir cümlem yok benim.

Paylaşımım ortada. Gazetecilerin soracakları soruların listesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Washington’dan havalanmadan evvel bana geldiğini yazdım ve “Bunun bir açıklaması var mı?” diye sordum. Bak motamot şöyle yazmıştım:

“Gerçi daha evvel uçaktaki gazeteciler, soruları kendilerinin belirlediklerini savundular fakat şayet İrtibat Başkanlığı ellerine hazır soru vermiyorsa nasıl oldu da bu sorular bana saatler öncesinden gelebildi? Umarım İrtibat Başkanlığı ya da Cumhurbaşkanlığı’nın bu mevzuda bir açıklaması vardır.”

Ben İrtibat Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama istedim, sen ortaya atıldın. Güya onların sözcüsü gibi… Ne dedin? Bak ben tırnak içinde çarpıtmadan motamot alayım yazdığını:

“Yöntem şu: İrtibat Başkanlığı, gazetecilere ‘Hangi soruları soracaksınız’ diye soruyor. Bunun gayesi da belirli: Tekrarlanmış soru olmasın, sorular daima tıpkı bahiste olmasın, sorular çeşitlensin.”

“DOĞRULAMIŞ OLDUN…”

Böylece uçak daha kalkmadan bana gelen GAZETECİLERİN UÇAKTA SORACAKLARI SORU LİSTESİNİ DOĞRULAMIŞ oldun. Oysaki İrtibat Başkanlığı “hazır soru” vermiyormuş, siz sorularınızı evvelce verip onaya sunuyormuşsunuz!

Niyeymiş bu usul? “Sorular yinelenmiş olmasın” diye imiş. Bu kadar komik bir münasebet olamaz. Hayatında muhabirlik yapmamış olabilirsin lakin ben yıllarca alanda koşturdum, önderleri izledim. Bir gazeteci, tasarladığı soru kendisinden evvel diğer biri tarafından sorulunca ya başta soru sorar ya da o soru gereğince yanıtlanmamışsa farklı bir açıdan sürdürür soruyu. Gazeteci soracağı soruyu kimseye denetletmez, müsaade almaz.

“GİZLEMEYE ÇALIŞIYORSUN”

Sen “Mükerrer olmasın” falan diyerek, gazetecilerin sorularının evvelce Bağlantı Başkanlığı tarafından DENETLENDİĞİNİ, SEÇİLEREK ONAYLANDIĞINI, ERDOĞAN’IN SORULARI EVVELDEN HAZIRLANMIŞ KARTLARDAN OKUDUĞUNU, SOHBETİN DE YENİDEN BAĞLANTI BAŞKANLIĞI TARAFINDAN DEŞİFRE EDİLİP DÜZELTİLİP DAĞITILDIĞINI gizlemeye çalışıyorsun.

“Fevkalade prestije mazhar” bir gazeteci olarak bindiğin Cumhurbaşkanlığı uçağında uygulanan üniversal gazetecilik etiğine alışılmamış bu prosedürü savunuyor, aklamaya çalışıyorsun. Bu gazetecilik ismine ayıp ötesi bir durum.

“ADAMIN TEKİ OLARAK SANA SORUYORUM…”

Evet, “adamın teki” olarak sana soruyorum. Cumhurbaşkanlığı uçağında razı olduğun “basın toplantısı mizanseni”nin benzerini daha evvel hangi başkan uyguladı? Örneğin Turgut Özal’ın, Süleyman Demirel’in, Abdullah Gül’ün ve hatta Erdoğan’ın birinci periyodundaki yurtdışı seyahatlerinde uçaktaki sohbetlerde bu türlü bir sistem uygulanıyor muydu? Benim bildiğim uygulanmadı, uygulanamazdı.

Bir de İrtibat Başkanlığı’na çağrım var; uçaktaki basın toplantılarını neden manzaralı yapmıyorsunuz? Madem gazeteciler o uçağa binip de -sadece Ahmet Hakan’ın savunabildiği bir yöntemle- sorularını ÖZGÜRCE sorabiliyor, o vakit manzaralı yapın bu ülkenin bütün yurttaşları görsün o gazetecilerin nasıl soru sorduklarını ya da soramadıklarını.

Niye gizliyorsunuz ki?”

CEM KÜÇÜK DE İDDİAYI DOĞRULADI

Öte yandan yeniden iktidara yakın Türkiye gazetesi müellifi Cem Küçük de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a uçakta sorulacak soruların İrtibat Başkanlığı tarafından evvelden alındığı argümanını doğruladı.

Küçük “İletişim Başkanlığı muhalif ya da sorulmasını istemediği soru varsa onları da çıkarıyor. Neden bu türlü bir uygulama yapılıyor, anlamış değilim. Aslında bu yanlış bir uygulama” sözlerini kullandı.

“Medyanın çoğunluğu hükûmet yanlısı” diyen Cem Küçük’ün, “Zaten zıt ne sorabilir ki uçaktaki gazeteciler!” değerlendirmesi de dikkat çekti.