Dünyada sırf Yunanistan’ın Sakız Adası ile İzmir’in Çeşme Yarımadası’nda yetişebilen sakız ağaçlarının hasat hazırlık devri başladı. Sakız ağaçlarında çizim süreci her yıl haziran ayının sonu ile temmuz ayının başında yapılıyor. Çizilen ağaçlardan sızan damlalar, ağustos ayının sonuna kadar toplanıyor. Elde edilen damlalar çeşitli süreçlerden geçirildikten sonra besin ve kozmetik kesimlerinde kullanılmak üzere hazırlanıyor. Kullanım alanı epey geniş olan damla sakızının kilogram fiyatı ise 15 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Ayrıyeten sakız üretimi, birinci sefer 1959 yılında Çeşme’de başlasa da, kâfi ilgiyi görmediği için uzun müddet sekteye uğradı. Fakat son 20 yılda yürütülen çalışmalarla üretim tekrar sürat kazandı. Bu kapsamda bugüne kadar yaklaşık 40 bin sakız fidanı toprakla buluşturuldu. Kelam konusu fidanların, 5 yıl içinde eser verecek hale gelmesi bekleniyor. Şu an bölgede verimli durumda yaklaşık bin sakız ağacı bulunuyor ve bu ağaçlardan yılda ortalama 100 kilogram damla sakızı elde ediliyor. Çeşme’de yine canlandırılan bu özel üretim, bölge iktisadına de değerli katkı sağlıyor.
HEDEF DIŞARIDAN ALIMI AZALTMAK
Sakız ağacının dünyada sırf Sakız Adası ve Çeşme Yarımadası’nda yetişen özel bir ağaç tipi olduğunu belirten üretici Hasan Ege Tütüncüoğlu, “Kuraklıkla gayret edilen bu periyotta, su istemeyen, ilaçlama gerektirmeyen ve çok pahalı bir eser sunan bu bitki, bölgeye has olması açısından büyük değer taşımaktadır. Anaç ağaç sayısı geçmişte binlere kadar düşmüşken, yapılan çoğaltma çalışmalarıyla bugün Çeşme’deki sakız ağacı sayısı 60 bin düzeyine çıkarılmıştır. Mevcut verimli bin ağaçtan yıllık yaklaşık 100 kg Çeşme damla sakızı elde ediliyor. Fakat dikilen yaklaşık 40 bin ağacın önümüzdeki 5 yıl içinde hasat verir hale gelmesiyle bu ölçünün 1,5-2 ton düzeyine ulaşması beklenmektedir. Çeşme damla sakızı artık coğrafik işaretli bir eser olup, kilosu 15 bin TL’den satılmakta ve Türkiye yılda yaklaşık 20 ton ithalat yapmaktadır. Biz Çeşmeli üreticilerin birinci amacı, ağaç sayısını artırarak bu ithalatı durdurmak ve büsbütün yerli üretime geçmektir. Zira bu eser sadece gastronomide değil, birebir vakitte ilaç ve kozmetik alanlarında da çok pahalı bir hammaddedir” dedi.