CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç yüksek faiz politikası ve artan girdi maliyetlerini eleştirdi
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, yaptığı yazılı açıklamada, iktidarın iktisat siyasetlerini eleştirdi. Türkiye iktisadının, hükümetin çizdiği pembe tablonun tersine derin meselelerle boğuştuğunu belirten Genç, son bilgilerin üretimin yavaşladığını, vatandaşın borç yükünün giderek arttığını ve alım gücünün eridiğini ortaya koyduğunu söz etti.
2024 yılında ihracatın bir evvelki yıla nazaran yüzde 2,4 artarak 261,9 milyar dolara ulaştığını, ithalatın ise yüzde 5 gerileyerek 344 milyar dolar olduğunu kaydeden Genç, “Bu datalara nazaran dış ticaret açığı 82,2 milyar dolara geriledi lakin hâlâ son on yılın en büyük üçüncü açığı olarak kayıtlara geçti. İthalattaki azalma yatırım ve üretim için gerekli olan orta malların temininde ıstırap yaşandığını gösterirken, ihracattaki düşük artış oranı Türkiye’nin global pazarda rekabet gücünün azaldığını ortaya koyuyor. Bilhassa imalat sanayi kapasite kullanım oranının ocak ayında yüzde 74,6’ya kadar gerilemesi endüstride çarkların yavaşladığını ve üretimde değerli bir daralma yaşandığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
“VATANDAŞLARIN BANKALARA ÖDEDİĞİ FAİZ 7 KAT ARTTI”
Aşkın Genç, şunları kaydetti:
“Sanayide üretim düşerken, vatandaşın ekonomik yükü giderek artıyor. Bankalara olan ferdî kredi ve kredi kartı borçları yalnızca bir hafta içinde 54,7 milyar lira artarak 4 trilyon 15 milyar liraya ulaştı. Bu borç sarmalı vatandaşın artık günlük temel gereksinimlerini bile kredi kartlarıyla karşılamak zorunda kaldığını gösteriyor. Cumhurbaşkanı’nın 2021 yılında ‘Nas bu türlü emrediyor’ diyerek başlattığı faiz indirim sürecinin akabinde vatandaşların bankalara ödediği faiz tam 7 kat arttı. 2024 yılında kişisel krediler için 515,6 milyar lira, kredi kartı borçları için 341 milyar lira olmak üzere toplamda 856,6 milyar lira faiz ödendi. Bu sayılar, yanlış ekonomik siyasetlerin faturasının vatandaşa kesildiğini açıkça ortaya koyuyor.
“KOBİ’LERİN BANKALARA OLAN KREDİ BORCU 4,4 TRİLYON LİRAYA YÜKSELDİ”
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bankalara olan kredi borcu 4,4 trilyon liraya yükseldi. KOBİ’lerin borçları süratle artarken, ödeme zahmetine düşen işletmelerin icra takibine alınan kredi ölçüsü 87 milyar liraya çıktı. Tarım kesiminde de durum farklı değil. Çiftçilerin bankalara olan borcu bir yılda yüzde 47,1 artarak 868,6 milyar liraya yükseldi. Çiftçinin vaktinde ödeyemediği için icra takibine düşen kredi ölçüsü ise yüzde 72 oranında arttı. Hükümetin uyguladığı yüksek faiz siyaseti ve artan girdi maliyetleri, tarım üreticisini büsbütün borç batağına sürüklüyor.
“TÜİK’E NAZARAN AYLIK ENFLASYON YÜZDE 5,03, ENAG’A NAZARAN İSE YÜZDE 8,22…”
TÜİK ve bağımsız enflasyon araştırma kümesi ENAG’ın açıkladığı enflasyon bilgileri Türkiye’de ekonomik gerçekliğin iki farklı yüzünü gözler önüne serdi. TÜİK’e nazaran ocak ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 5,03 oranında artarken, yıllık enflasyon yüzde 42,12 düzeyine geriledi. Lakin ENAG’a nazaran ise aylık enflasyon yüzde 8,22, yıllık enflasyon ise yüzde 81,02 olarak hesaplandı. Üretici fiyatlarındaki artış oranı da dikkat cazip düzeylere ulaştı. TÜİK’e nazaran Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ocak ayında yüzde 3,06 artarken, yıllık üretici enflasyonu yüzde 27,20 olarak gerçekleşti. Bu da sanayicilerin artan maliyetleri şimdi tam olarak tüketiciye yansıtmadığını gösteriyor ve ilerleyen aylarda tüketici enflasyonunun daha da artacağının sinyallerini veriyor.
“ASGARİ FİYAT, DAHA BİRİNCİ AYINDA AÇLIK SONUNUN ALTINDA KALDI”
Tüm bu olumsuz tablo içerisinde, Türk-İş’in açıkladığı bilgilere nazaran açlık sonu ocak ayında 22 bin 131 lira, yoksulluk hududu ise 72 bin 88 lira olarak hesaplandı. Minimum fiyatın daha birinci ayında açlık sonunun altında kalması, ekonomik krizden en çok dar gelirli vatandaşların etkilendiğini gösteriyor. Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik de giderek derinleşiyor. 2024 yılı sonunda bankalarda bulunan toplam 17,6 trilyon liralık mevduatın yüzde 77,8’i yalnızca 1 milyon 828 bin hesapta tutuluyor. Varlıklı daha da zenginleşirken, milyonlarca insan ay sonunu getirebilmek için borçlanıyor.
“HALKIN 2025 YILI SONUNDA ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 69,2”
Hükümetin iktisat siyasetlerine olan inanç her geçen gün azalıyor. Piyasa iştirakçileri anketine nazaran halkın 2025 yılı sonunda enflasyon beklentisi yüzde 69,2 olarak hesaplanırken, Merkez Bankası enflasyonun yüzde 21 düzeylerinde olacağını tez ediyor. Vatandaşın temel muhtaçlıklarını karşılamakta zorlandığı, üreticinin maliyetler altında ezildiği bir ekonomik ortamda enflasyonun denetim altına alınacağına dair iktidarın açıklamaları inandırıcılıktan uzak görünüyor. Ziraî girdi maliyetleri süratle artarken, gübre fiyatları bir ayda yüzde 10 yükseldi, sulama fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 100’e ulaştı. Artan üretim maliyetleri direkt tüketiciye yansıyor ve besin enflasyonu vatandaşın sofrasındaki ekmeği küçültüyor.
“HÜKÜMETİN İKTİSAT İDARESİ BAŞARISIZ OLURKEN, FATURA YENİDEN VATANDAŞA KESİLİYOR”
Tüm bu ekonomik göstergeler, Türkiye’nin önemli bir çıkmazın içinde olduğunu gösteriyor. Üretim düşerken, halk borç batağına sürükleniyor, enflasyon yükseliyor ve gelir adaletsizliği derinleşiyor. Hükümetin iktisat idaresi başarısız olurken, fatura yeniden vatandaşa kesiliyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, halkın alım gücünü artıracak, üretimi teşvik edecek ve gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak siyasetler için uğraşımızı sürdüreceğiz. Bu berbat idarenin ülkeye daha fazla ziyan vermemesi için bir an evvel sandık milletin önüne getirilmelidir.”
