DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin: Son dönemde yapılan tutuklamalar gözdağıdır
DEVA Partisi Genel Lider Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Çorum Esnaf ve Sanatkatlar Odası Birliği (ÇESOB) Lideri Recep Gür’ü ziyaret etti.
Ziyarette, Ümit Özdağ ve Halk TV’de vazife yapan gazetecilerin gözaltına alınarak tutuklanmasına yönelik açıklamalarda bulunan İdris Şahin, “Ülkede herkes kendi mahallesine adalet istiyor. Şayet siz şöyle kafayı kaldırıp kendi mahallenizden karşı mahalleyi görmediğiniz taktirde bu zorba nizamı ve bu zulüm nizamı devam eder sarfiyat arkadaşlar. Öncelikle bunu hatırlatayım. Biz adaleti 85 milyonun geneline isteyeceğiz. Biz özgürlüğü 85 milyonun tamamına isteyeceğiz. Biz kalkınma ve refahı 85 milyonun tamamına istersek, huzurlu bir toplum inşa edebiliriz. Yoksa yalnızca kendi mahallemize adalet, kendi mahallemize özgürlük, işte kendi mahallemize yargı işlesin ancak karşı mahalleye ne olursa olsun dersek oradan huzur da gelmez adalette gelmez” diye konuştu.
“GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI ZULÜMDÜR”
Şahin, şöyle devam etti:
“Biz bu ülkede artık nöbetleşe zorbalık devirlerinin tedavülden kalkması gerektiğine inanıyoruz. Ali Babacan ve arkadaşlarının ısrarla söylediği şu; nöbetleşe zorbalık devri bitmeli. Gücü eline geçirenin altında kalanı ezdiği bir sistem sistemini sonlandırmamız lazım. Bunu yapamadığımız taktirde bu ülkede gerçek huzur asla mümkün değil o nedenle son devirde artarak devam eden geçmişte de bunların uygulamaları vardı. Lakin bu kadar pervasız değildi. Bu kadar milletin gözünün içine çöp batırılacak derecede gerçekleşmiyordu. Yapılanlar büsbütün hukuksuzluktur. Bir hukukçu olarak söz ediyorum. Bakınız herkesin bağımsız yargı önünde hesap vermek üzere bir yükümlülüğü vardır. Şayet bir kimse bir hata işlemişse, bu belediye lideri da olsa sayın Erdoğan da olsa “ben mahkemeye hesap vermek durumunda değilim” deme lüksüne sahip değildir. Lakin çağırıldığında gelebilecek adliyede tabirini verebilecek olan isimleri kamuoyunda sıkıntı duruma düşürmek ismine gözaltı süreci yaparsanız, onları etkisizleştirmek, onların söz ve basın özgürlüğünü kısıtlarsanız, buradan demokrasi ismine hiçbir şey çıkmaz. Bu bir zulümdür. Bunu bilhassa tabir edeyim.
“ÜMİT ÖZDAĞ’A YAPILAN MUHALEFETE GÖZDAĞIDIR”
Yine siyasi parti başkanlarıyla de alakalı. Ümit Özdağ’a yapılan bir gözaltı süreci değil. Muhalefete verilen bir gözdağı sürecidir. Kendisini Cumhurbaşkanına hakaret cürmünden gözaltına alacaksın, ondan sonra da halkı kin ve düşmanlığa tahrik kabahatinden ötürü tutuklamaya sevk edip tutuklayacaksın. Yok bu türlü yağma. Bu sıkıntı Kayseri de olalı yaklaşık 3 ay oldu. Vakit içerisinde tekraren siz şayet bu noktada halkı kin ve düşmanlığa tahrik cürmünü işlediği noktasında bir fikriniz varsa Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açardı. Söze çağırır, sözünü alır ondan sonra da gereğini yapardı. Bu hatanın alt hududu 1 yıl üst hududu 3 yıl tutuklanmayı da gerektirecek bir hata da değil. Lakin bir gözdağıdır.
“TUTUKLAMALAR BASINA YAPILAN GÖZDAĞIDIR”
Yine Halk TV’de Suat beyin başına gelenler, Suat Beyefendisi insan olarak tanırım. Olağanüstü düzgün âlâ bir karaktere sahip ve mesleğini etik kurallar çerçevesinde yapan bir isim olduğuna şahidim. Hasebiyle ona yapılan bu süreç Halk TV’nin önüne polis göndermek suretiyle derdest edip tabire çağrılması, sonra tutuklanmasının istenmesi ve tutuklanması basına yapılan bir gözdağıdır. İşte demokrasi ayaklarımızın altından adım adım nasıl çekiliyor diyorsanız işte bu formda. Sivil Toplumu korkutuyoruz. Diyoruz ki, Recep beyin iktidarının hilafına bir şey konuşursan kapına birini gönderirim. Medyayı korkutuyorsun. Basını korkutuyorsun. Akademiyayı korkutuyorsun. Cumhuriyet her yerde var demokrasi olmadıktan sonra. Muhalefet olmadıktan sonra Cumhuriyetin ne manası var? Suriye’de bir Cumhuriyetti İran’da bir Cumhuriyettir. Halbuki Türkiye’yi bölgesinde farklı bir noktaya yükselten ve o bölgedeki insanlara çekim merkezi haline getiren az da olsa muhalefetin varlığıdır. Demokrasidir. O yüzden bu demokrasi hepimizin anasının ak sütü üzere helalimizdir.”
