Erdoğan’dan İmamoğlu’na ‘Akın Gürlek’ göndermesi: Sorumsuzluğun daniskasıdır!
Gündemi meşgul eden gazetecilere yönelik tutuklama, gözaltı ve cezalara da değinen Erdoğan, “At koşturacaklarını sanıyorlar ancak yargının kapsama alanında oldukları gerçeği ile yüzleşiyorlar” dedi. Ayrıyeten; “Bugünkü kura merasimiyle yeni misyon yerleri belirlenecek 1075 hakim ve savcı adayımızı tebrik ediyor, her birine görevlerinde muvaffakiyetler diliyorum. Vazifeye yeni başlayacak 1075 hakim ve savcı adayımızla birlikte adalet teşkilatımızdaki hakim ve cumhuriyet savcılarımızın toplam mevcudu 25 bin 695’e çıkmış oluyor.” kelamlarıyla merasime başlayan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur’ diyen Yunus Emre’nin mirasçılarıyız. Adaleti devletin temeline yerleştiren bir geleneğin bugünkü temsilcileriyiz. Birileri bu sözlerimizi hamaset olarak algılayabilir, birileri bunlara dudak bükerek, küçümseyerek bakabilir. Fakat bu asırlar uzunluğu süzülüp bize ulaşan harika bir birikimden bahsettiğimiz gerçeğini değiştirmez. Elleriyle gözlerini kapatan yalnızca kendini karanlığa mahkum eder.
“HUKUKUN DIŞINDA GAZETECİLİK YAPMAK, SİYASET YAPMAK AT OYNATMAK İSTİYORLAR”
Bugün yargıya müdahale etmeye çalışanlar eski Türkiye’nin hayalini kurmaktadır. Hukukun dışında gazetecilik yapmak, siyaset yapmak at oynatmak istiyorlar. İnsanların ferdî haklarını gasp etmekten çekinmiyorlar. Hukukun üstünlüğü prensibinin kendilerini bağlamadığını düşünüyorlar. Kimi vakit pozisyonları nedeniyle anayasaları çiğneyeceklerini zannediyorlar. Fakat yargının kapsama alanı içinde olmadığı gerçeği ile yüzleşiyorlar.
‘Ben istediğimi yapar, istediğimi tehdit ederim, kimse bana dokunamaz’ hoyratlığı, hakikatin sert duvarına eninde sonunda çarpacaktır. Her fırsatta vurguladığımız üzere, Türkiye’de kimse layüsel değildir.
AKIN GÜRLEK GÖNDERMESİ
Verilen her kararı halkı, isabetli bulmak, kayıtsız kuralsız zorunda değilsiniz. İtirazını kanunu yollardan yaparsınız. Geçtiğimiz devir birtakım yargı kararlarını biz de eleştirdik. Yargıya parmak sallamak, yargıyı prestijsiz hale getirmek, vazifesini yapan hukuk insanlarını tehdit etme yoluna asla gitmedik. Yargıya intikal etmiş süreçlerin siyasi gereç haline getirilmesi, hakim ve savcılarımızın baskı altına alınması, aile ve çocukları üzerinden maksada konulması sorumsuzluğun daniskasıdır. Türk yargısı yalnızca Türk milleti ismine karar verir. Türk yargısı 15 Temmuz gecesi endişe duvarlarını yıkıp atmıştır. Şehit Savcımız Kiraz başta olmak üzere, çalışırken hayatını kaybeden tüm savcılarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. “
