Pop müziğin asi kraliçesi olarak bilinen, gücü ve sahne performanslarıyla büyüleyen Miley Cyrus, hayranlarını şaşırtan bir açıklamayla gündeme oturdu. Ünlü müzikçi, artık konser turnelerine çıkmak istemediğini duyurarak, bu kararın arkasında yatan ağır zihinsel ve duygusal yıpranmayı gözler önüne serdi. Cyrus’un açıklamaları, müzik sanayisindeki sanatçı sıhhatine yönelik yetersiz dayanağı de tartışmaya açtı.
Miley Cyrus, son olarak Mayıs ayında Disney+ platformunda yayımlanan “Miley Cyrus: Something Beautiful” isimli özel belgesel projesiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Hayranları yeni bir turne beklerken, 32 yaşındaki yıldızın bu radikal kararı, kesimin perde gerisindeki acımasız gerçekleri bir kere daha gündeme getirdi.
SAHNE IŞIKLARININ GÖLGESİNDE BİR MÜCADELE
Miley Cyrus, ABC’nin Good Morning America programında yaptığı açıklamada, “Fiziksel yeteneğe ve turneye çıkma fırsatlarına sahibim. Bunu istemem gerekirdi, lakin istemiyorum” kelamlarıyla, aslında birçok sanatkarın yaşadığı fakat lisana getirmekten çekindiği bir durumu açıkça söz etti. Müzikçi, turne hayatının kendi ruh sıhhati üzerindeki olumsuz tesirlerini lisana getirerek, kesimdeki bu eksikliği vurguladı.
Cyrus, sanatkarları destekleyecek kâfi bir altyapının olmadığını belirtirken, hayatta olmayan efsanevi isimlerden Prince üzere sanatkarları örnek gösterdi. Prince’in ağır turne hayatının, sanatkarların istikrar ve huzur bulmasını nasıl zorlaştırdığını, hatta kimi durumlarda nasıl yıkıcı sonuçlar doğurduğunu hatırlattı. Cyrus, “Benim yarattığım hiçbir şey, hayata bu perspektiften bakmasaydım mümkün olmazdı” diyerek, zihinsel sıhhatinin mesleğindeki değerine dikkat çekti.
TURNE HAYATININ RUHSAL BEDELİ
Miley Cyrus’un son turnesi, 2022 yılında Kuzey ve Güney Amerika’daki kimi şenliklerde verdiği konserlerle gerçekleşmişti. Bu tecrübelerin akabinde edindiği deneyimler, turnelerin ruhsal olarak ne kadar yıpratıcı olabileceğini gözler önüne serdi. Cyrus, bu hususta şunları söyledi: “Akıl sıhhatini korumak çok sıkıntı. Binlerce insan seni alkışlıyor, bu size yüksek bir dopamin sağlıyor, çok fazla sevgi hissediyorsunuz. Sonra konserin sonunda bir çöküş yaşıyorsunuz ve ‘tek bir kişinin sevgisi kâfi değil, 10.000 kişi olması lazım, hatta 80.000 kişi olmalı’ diye düşünmeye başlıyorsunuz.” Bu kelamlar, sanatkarların daima daha fazlasını arama döngüsüne nasıl sürüklendiğini ve bunun yarattığı doyumsuzluk hissini açıkça ortaya koyuyor.
Hannah Montana rolüyle Disney Channel programlarında ünlenen ve “We Can’t Stop”, “Wrecking Ball”, “Flowers” üzere hit müzikleriyle dünya çapında tanınan Cyrus, mesleği boyunca hem müzikal başarılara imza attı hem de özel hayatıyla sık sık gündeme geldi. Lakin görünen o ki, sahne ışıklarının altındaki parıltı, beraberinde büyük bir zihinsel yorgunluğu da getiriyor.
Miley Cyrus’un bu gözü pek çıkışı, müzik sanayisinde sanatkarların refahına ve zihinsel sıhhatlerine daha fazla odaklanılması gerektiği konusunda kıymetli bir davet niteliği taşıyor. Tahminen de bu açıklama, bölümdeki devlerin, turne tertiplerini tekrar gözden geçirmeleri ve sanatkarlara daha sağlıklı çalışma şartları sunmaları için bir başlangıç noktası olacaktır.
