Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH), toplumun yaklaşık %25’ini etkileyen yaygın bir sıhhat sorunu.
Mide asidinin yemek borusuna kaçmasıyla ortaya çıkan bu rahatsızlık, göğüste yanma, boğazda tahriş, ses kısıklığı ve hatta kronik öksürük üzere belirtilerle hayat kalitesini düşürdü.
Son yıllarda geliştirilen yenilikçi girişimsel usuller, reflü hastalarına ameliyatsız tedavi imkânı sunarak umut vadetti.
Bilimsel araştırmalar ve yabancı uzmanların görüşleri, bu sistemlerin yüksek muvaffakiyet oranlarıyla dikkat çektiğini gösterdi.
İç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanları, endoskopik fundoplikasyon (EART) sistemiyle reflü tedavisinde %90’lara varan muvaffakiyet oranları elde ettiklerini belirterek, “Bu süreç, genel anestezi altında 45 dakika ila bir saat sürüyor. Hastalar birebir gün taburcu oluyor ve kısa müddette olağan hayatlarına dönebiliyor” dedi.
Endoskopik teknikle yemek borusunun alt kısmındaki sfinkter bölgesine dikiş atılarak geniş alan daraltılıyor ve böylelikle mide asidinin üst kaçışı önlendi.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Uluslararası alanda yapılan çalışmalar, endoskopik yolların aktifliğini destekledi.
Örneğin, Journal of Gastrointestinal Surgery mecmuasında yayımlanan bir araştırma, endoskopik anti-reflü tedavilerinin klasik cerrahiye kıyasla daha az invaziv olduğunu ve komplikasyon riskini değerli ölçüde azalttığını ortaya koydu.
ABD’li gastroenterolog Dr. John Pandolfino, endoskopik prosedürlerin bilhassa genç hastalar ve uzun vadeli ilaç kullanımından kaçınmak isteyenler için ülkü olduğunu vurguladı.
Kalp ağrısı mı, reflü mü? Uzmanlar yanlışları çürütüyor
Pandolfino, “Bu teknikler, hastaların ömür kalitesini artırırken, cerrahi riskleri en aza indiriyor” dedi.
Bir öbür yenilikçi prosedür olan Stretta, radyofrekans gücüyle yemek borusu sfinkterini güçlendirmeyi hedefledi.
Journal of the American Medical Association (JAMA) mecmuasında yayımlanan bir çalışma, Stretta tekniğinin %87 muvaffakiyet oranıyla hastaların ilaç bağımlılığını azalttığını gösterdi.
Porto Riko’da 83 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, bu formülü uygulanan hastaların %87’si dört yıl boyunca ilaç kullanmadan rahat bir ömür sürdü.
LINX AYGITI: MANYETİK ÇÖZÜM
ABD’de FDA tarafından onaylanan LINX manyetik sfinkter güçlendirme aygıtı da reflü tedavisinde çığır açtı.
Dr. Robert Riegler, LINX’in fundoplikasyon cerrahisinin avantajlarını yan etkisiz sunduğunu belirterek, “LINX, zayıf özofagus sfinkterini güçlendirerek mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasını önlüyor” dedi.
249 hastayı kapsayan bir çalışma, LINX’in inançlı ve tesirli bir seçenek olduğunu kanıtladı.
Reflüye ameliyatsız tahlil önerileri
KİMLER İÇİN UYGUN?
Endoskopik metotlar, bilhassa hiatal herni (mide fıtığı) olmayan ve sfinkter gevşekliği 3 cm’den küçük olan hastalar için önerildi. Ayrıyeten, ilaç tedavisine karşılık vermeyen ya da uzun mühlet ilaç kullanmak istemeyen hastalar bu usullerden yarar görebildi.
Prof. Dr. Pata, “Bu yöntemler, cerrahiye gerek kalmadan kalıcı tahliller sunuyor. Ancak hasta seçimi çok kıymetli. Her hasta için uygun bir tedavi planı, gastroenterolog ve cerrahların iş birliğiyle belirlenmeli” ikazında bulundu.
KOMPLİKASYON RİSKLERİ VE HAYAT STİLİ ÖNERİLERİ
Girişimsel formüllerin komplikasyon oranları düşük olsa da, uzmanlar hasta seçiminin ve süreç sonrası tekliflere ahengin ehemmiyetine dikkat çekti.
Sigara, alkol, çok yağlı ve baharatlı besinler reflüyü tetikleyici faktörler ortasında. Ayrıyeten, yemekten sonra en az iki saat yatmamak, yatağın baş kısmını 15-20 cm yükseltmek ve kilo denetimi üzere hayat üslubu değişiklikleri, tedavinin muvaffakiyetini artırdı.
UZMANLARDAN DAVET: ERKEN MÜDAHALE ÖNEMLİ
Uzmanlar, reflünün tedavi edilmediğinde önemli komplikasyonlara yol açabileceği konusunda uyardı. Kronik reflü, yemek borusunda darlık, Barrett özofagusu ve hatta kanser riskini artırabiliyor.
İngiliz gastroenterolog Dr. Sarah Jarvis, “Reflü, kolay bir rahatsızlık üzere görünse de uzun vadede önemli sonuçlar doğurabilir. Erken teşhis ve uygun tedaviyle bu riskler önlenebilir” dedi.
Reflü tedavisinde ameliyatsız yollar hem hastalar hem de tabipler için umut verici bir alternatif sundu.
Bilimsel çalışmalar ve uzman görüşleri, bu usullerin aktifliğini ve güvenilirliğini doğrularken, hastaların ömür kalitesini artırmada değerli bir rol oynadı.