Toplumda artan intiharlar ve madde kullanımına karşı uzmanlardan uyarılar
Dünya Sıhhat Örgütü (WHO) datalarına nazaran, intiharlar global ölçekte her yıl yaklaşık 800.000 kişinin vefatına yol açtı Bu sayı, her 40 saniyede bir kişinin hayatını kaybetmesi manasına geldi. Bilhassa son yıllarda ekonomik krizler, toplumsal izolasyon, ailevi sorunlar ve pandemi üzere faktörlerin tesiriyle intihar oranlarında önemli bir artış yaşandı.
Psikiyatri uzmanı ve intihar araştırmaları konusunda kıymetli çalışmalara imza atmış akademisyen Prof. Dr. David S. Miller, “İntihar oranlarındaki artış, toplumsal ve kişisel seviyede bir sıhhat krizine işaret etmekte. Unsur bağımlılığı, depresyon ve ruhsal rahatsızlıklar, intihar riskini artıran en önemli faktörlerdir. Bu yüzden intiharın önlenmesi için ruhsal dayanağın yaygınlaştırılması, toplumsal farkındalığın artırılması ve erken müdahalelerin önemlidir” diyerek ikazlarda bulundu.
Madde bağımlılığı, bilhassa gençler ortasında süratle yayılmakta ve toplumsal ömrü derinden etkilemekte.
Alkol, sigara ve uyuşturucu kullanımının arttığı ülkelerde intihar oranlarının da paralel bir formda yükseldiği gözlemlendi.
Madde kullanımı, bireylerin ruh sıhhatini olumsuz etkileyerek depresyon, anksiyete ve öteki ruhsal bozukluklara neden olabilir. Ayrıyeten, uzun müddetli husus kullanımı, beynin kimyasal istikrarını bozarak bağımlılığı körükler ve bireylerin ömür kalitesini önemli halde düşürür.
Klinik psikolog ve madde bağımlılığı uzmanı Dr. Emily Thompson, “Madde kullanımının artması, bireylerin ömürlerini denetim edememelerine, ruhsal olarak daha kırılgan hale gelmelerine ve nihayetinde intihara sürüklenmelerine yol açabilir. Unsur bağımlılığı, yalnızca kişisel değil, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Bu hususta erken müdahale, tedavi ve rehabilitasyon programlarının yaygınlaştırılması büyük ehemmiyet taşır” halinde açıklama yaptı.
Bağımlılık ve intihar ortasındaki ilgi, beynin kimyasal istikrarının bozulmasından kaynaklanmakta.
Madde kullanımı, beyindeki nörotransmitter düzeylerini etkileyerek depresyon, dert, öfke ve gerilim üzere duygusal bozukluklara yol açabilir. Ayrıyeten, daima alkol yahut uyuşturucu kullanımı, bireylerin duygusal dengeyi kaybetmelerine ve nihayetinde intihar niyetlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Nörolog ve bağımlılık araştırmaları konusunda uzman bir isim Dr. John A. Robinson, “Madde kullanımı, beynin ödüllendirme sistemini etkileyerek kişiyi daha fazla husus arayışına sürükler. Bu döngü, depresyon ve intihar üzere önemli ruhsal problemleri beraberinde getirir. Beyindeki kimyasal istikrarın bozulması, bireyin kendisine ziyan verme kanılarına yol açabilir” diyerek husus kullanımının beynin işleyişine olan tesirlerini vurguladı.
Artan intihar oranları ve unsur bağımlılığına karşı tahlil teklifleri, toplumsal seviyedeki farkındalığı artırmak ve ferdi seviyede erken müdahaleyi içermeli.
Uzmanlar, ruhsal dayanak ve tedavi programlarının yaygınlaştırılmasının değerine dikkat çekti. Ayrıyeten, ailelerin ve toplumların, gençler ve bağımlı bireyler için sağlıklı bir takviye ağı oluşturmaları gerektiği vurgulandı.
Psikoterapist ve aile danışmanı Prof. Dr. Sarah Green, “Aileler, çocuklarıyla güçlü bir bağ kurarak onların duygusal muhtaçlıklarını anlamalı ve desteklemelidir. Ayrıyeten, eğitim kurumları ve sıhhat hizmetleri, gençlerin ruh sıhhatini koruyacak tedbirler almalı ve bağımlılık riskine karşı eğitimler düzenlemelidir” dedi.
Bunun yanında, bağımlılıkla çaba eden bireylerin rehabilitasyon merkezlerinde tedavi edilmesi ve toplumsal olarak daha fazla takviye bulmaları gerektiği belirtiliyor. Ayrıyeten, toplumsal medya ve internetin olumlu bir halde kullanılmasının, gençlerin toplumsal izolasyondan kaçınmalarına yardımcı olabileceği söz ediliyor.
Artan intihar hadiseleri ve unsur bağımlılığı, yalnızca kişisel değil, toplumsal bir sıhhat krizi haline geldi.
Uzmanlar, bu iki sorunun birbirini tetikleyen faktörler olduğunu ve tahlil için erken müdahale, toplumsal farkındalık ve ruhsal takviye sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğini tabir etti.
Her bir bireyin sağlıklı bir ömür sürmesi için toplumsal seviyede bu meselelere yönelik daha fazla kaynak ayrılması ve farkındalık yaratılması kıymetli.
