11 yaşında Zühtü Kurt ustasından mesleğini öğrendiğini söyleyen Sarıkaya, “1967 yılında bu işe çırak olarak başladım ve o yıldan beri bu mesleğe devam ediyorum. Merhum Zühtü Kurt ustamdı benim, ondan mesleğimi öğrendim, sağ olsun ustam bizleri zanaatkâr etti, biz de öğrendiklerimizi yaşatarak, bugünlere getirdik” halinde konuştu.
Bakırcı ustası olarak Bayburt’ta iki şahıstan biri olduğunu tabir eden Sarıkaya, “Eski ustalardan, bakırcılardan çok arkadaşlarımız, ustalarımız vardı hepsi vefat etti. O yüzden pek bakırcı ustası kalmadı. Şu an iki arkadaş kaldık bu işi yapan biri Mehmet Öztürk, biri de Hanefi Sarıkaya. İkimizde bu işi devam ettiriyor, mesleği yaşatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“BİZDEN SONRA BU İŞİ YAPACAK KİMSE YOK, ÖMRÜM YETTİKÇE BU MESLEĞİ DEVAM ETTİRECEĞİM”
Bakırcılık mesleğine ilginin azaldığını lisana getiren Sarıkaya, arkadaşı Mehmet ve kendisinden sonra bu mesleği kimsenin sürdürmeyeceğine dikkat çekerek, “Bakır, kalay işinde bir orta çok önemli düşüşler yaşandı lakin son 3 yılda ilgi tekrar arttı. Vilayet dışındaki ve yurtdışındaki gurbetçiler anne-babalarının anılarını yaşatmak istedikleri için bakır kaplarını, tencerelerini, kazanlarını getirerek kalaylattırmak istiyorlar.
O yüzden 3-4 yıldır, bilhassa yaz aylarının başında çok ağır oluyor işlerimiz. Bizden sonra bu işi yapacak usta kalmadı, çırak yetiştiremiyoruz. Zira kimse çalışmıyor, hevesi yok. Benim oğlum var mesela bu işe heves etmiyor, heves etse yapar fakat farklı işte çalışıyor. Ömrüm yettikçe bu işi ben devam ettireceğim” dedi.