Vücutta uyuyan virüsler neden aktifleşiyor? Uzmanlardan önemli açıklamalar
Vücutta uyuyan virüsler, tıp dünyasında “latent virüsler” olarak bilinir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında tekrar etkin hale gelebilirler. Bu virüsler, insan bedeninde yıllarca, bazen bir ömür uzunluğu uyuyarak varlıklarını sürdürürler. Fakat bağışıklık sistemi güçsüzleştiğinde yahut gerilim üzere dış etkenler devreye girdiğinde, bu virüsler uyanabilir ve önemli sıhhat meselelerine yol açabilir.
Uzmanlar, bedende uyuyan virüslerin birden fazla vakit besbelli bir semptom göstermeden yıllarca varlıklarını sürdürdüğünü, lakin bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla birlikte tekrar hastalıklara neden olabileceğini vurgulamakta.
Birçok virüs, insan bedenine girdikten sonra bağışıklık sistemi tarafından denetim altına alınarak uykuya dalabilir. Bu virüsler, bağışıklık sistemi tarafından baskılandıkları sürece aktifleşmezler. Lakin, bağışıklık sistemi zayıfladığında yahut çeşitli gerilim faktörlerinin tesiriyle virüsler tekrar uyanabilir ve hastalıklara yol açabilir.
Dr. Peter Marks, ABD Besin ve İlaç Dairesi’nin (FDA) biyolojik araştırmalar yöneticisi, “Vücutta uyuyan virüsler, bağışıklık sisteminin daima baskısı altında olmaktan faydalanarak uyku haline geçerler. Lakin bu virüsler, bağışıklık sistemi zayıfladığında tekrar etkin hale gelebilirler. En bilinen örneklerden biri, su çiçeği virüsüdür. Su çiçeği geçiren bir kişinin virüsü, bedende uyuyan formda yıllarca kalabilir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında zona hastalığına yol açabilir” dedi.
Bağışıklık sistemi, bedeni hastalıklara karşı koruyan karmaşık bir savunma sistemi. Fakat kimi durumlarda, bağışıklık sisteminin zayıflaması virüslerin yine uyanmasına neden olabilir. Gerilim, yaşlanma, birtakım ilaçlar ve bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar, uyuyan virüslerin etkinleşmesine yol açabilir.
Dr. Anthony Fauci, ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Yöneticisi, “Vücutta uyuyan virüslerin aktivasyonu, bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla direkt alakalıdır. Gerilim, yaş, yetersiz uyku ve birtakım hastalıklar, bu virüslerin tekrar uyanmasına neden olabilir. Bu durum, şahısların daha fazla hastalığa yakalanmalarına yol açabilir” biçiminde açıklamalarda bulunuyor.
EN YAYGIN UYUYAN VİRÜSLER
1. Su Çiçeği ve Zona Virüsü (Varicella-Zoster):
Su çiçeği hastalığı, bilhassa çocuklarda yaygın olarak görülür. Fakat, su çiçeği geçiren şahıslarda virüs uykuya geçer ve yıllar sonra bağışıklık sistemi zayıfladığında zona hastalığına yol açabilir. Zona, bedende şiddetli ağrı ve döküntülere neden olabilir.
Dr. William Schaffner, Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bulaşıcı hastalıklar profesörü, “Su çiçeği virüsü, bedende yıllarca uyuyabilir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında zona hastalığını tetikleyebilir. Bu virüs, yaşlandıkça daha tehlikeli hale gelir” diyor.
2. Herpes Simplex Virüsü (HSV):
HSV, ağızda ve genital bölgede uçuklara neden olan virüstür. Bu virüs, bedende uykuda kalabilir ve gerilim, hastalık yahut bağışıklık sistemi zayıfladığında tekrar etkinleşebilir. HSV’nin tekrarlayan enfeksiyonları, bedende önemli sıkıntılara yol açabilir.
3. Epstein-Barr Virüsü (EBV):
Epstein-Barr virüsü, mononükleoz (öpücük hastalığı) ile bağlıdır. Bu virüs, bedende uyuyarak yıllarca varlığını sürdürebilir. Bağışıklık sistemi zayıfladığında, EBV enfeksiyonları etkin hale gelebilir ve kronik yorgunluk sendromu üzere uzun vadeli sıhhat sıkıntılarına yol açabilir.
4. HIV:
HIV virüsü, bağışıklık sistemini maksat alarak zayıflatır. HIV müspet bireylerde, virüs bedende uykuya geçebilir ve bağışıklık sistemi zayıfladığında yine aktive olabilir. HIV tedavi edilmezse, AIDS evresine geçiş yapabilir ve bedende önemli enfeksiyonlara yol açabilir.
UYUYAN VİRÜSLERİN YİNE ETKİNLEŞMESİ: RİSKLER VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Uyuyan virüslerin yine etkinleşmesi, ekseriyetle bağışıklık sistemi zayıfladığında yahut gerilim, hastalık üzere dış etkenler devreye girdiğinde görülür. Bu durumda, enfeksiyonların daha şiddetli hale gelmesi ve daha uzun mühlet devam etmesi riski artar. Bu nedenle, uyuyan virüslerin uyanmasını engellemek için bağışıklık sistemini güçlendirmek büyük değer taşır.
