CHP’li Tuncay Özkan, Ümit Özdağ’a suikastten kurtulmanın yollarını anlattı! “Tek endişem Kozinoğlu gibi öldürülmek” demişti

Tutuklanarak cezaevine gönderilen Zafer Partisi Genel Lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ, cezaevinde vefat telaşı yaşadığını belirtip, Kaşif Kazinoğlu üzere öldürüleceğinden kaygı ettiğini söylemişti.

Konuyla ilgili Sözcü Gazetesi’nden Hürmet Öztürk yazısında değerli ayrıntılara dikkat çekti ve suikast durumuna karşı alabileceği tedbirler ile ilgili tavsiyelerde bulundu. İşte Öztürk’ün yazısında belirttiği önemli detaylar;

Zafer Partisi (ZP) Genel Lideri Prof.Dr. Ümit Özdağ, tutuklandığında, cezaevinde kendisine suikast yapılacağı, Kaşif Kozinoğlu üzere öldürüleceğinden telaş ettiğini söylemişti.

Ergenekon’dan cezaevine girenlerin ölmeleri daima kuşku yaratmıştı. Tuncay Özkan ise fare zehriyle öldürülmek istendiğini dokümanlarla ortaya koydu.

İNSANLARI ZEHİRLEDİLER

Tuncay Özkan, 23 Eylül 2008’de Ergenekon örgütü suçlamasıyla cezaevine girdi. 10 Mart 2014’de tahliye edildiğinde karaciğer yetmezliği ve ağır toksin zehirlenmesi tesiri altındaydı. O zehirlenmeler sonucu hala kalıcı olarak sıhhat sorunları yaşıyor.

ZP Genel Başkanı Ümit Özdağ, cezaevine götürülmeden evvel avukatına verdiği notta, “Tek tasam, merhum Kaşif Kozinoğlu’na yaptıkları üzere bir suikasta uğramaktır” demişti. Tuncay Özkan, “Ümit Bey kaygısında haklıdır” dedi ve şunları ekledi:

“Sayın Özdağ devletin cezaevinde, devletin garantisi altındadır. Bundan sonra başına bir şey gelirse, bir sıhhat sorunu yaşarsa Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı’ndaki yetkililer sorumludurlar. Hesap onlardan sorulur. Biz de bu işin takipçisi oluruz.

Ergenekon davasında toplam 28 sanık kansere yol açan tesirler nedeniyle, çok sağlıklı girdikleri cezaevinde çok kısa müddetlerde öldüler. Bunlardan biri de Muzaffer Tekin’dir. ‘Ben zehirleniyorum, kanser oluyorum, doktora götürün’ dediği halde götürülmedi. Pankreas kanserinden öldü. Öbürleri de o denli öldüler.

ÜMİT ÖZDAĞ, KAYGISINDA HAKLI

Fethullahçılar cezaevinde insanları radyoaktif unsurla zehirliyor. Bunlardan bir tanesi de benim. Örneğin ben de çok yüksek ölçüde stronyum ve sezyum hususu çıktı ve kanımda çok yüksek ölçüde DDT d-8 formu bulundu. Bu fare zehrinin suda eritilerek yemeklere katılmasının sonucudur. Fethullahçıların kontrolü altındaki cezaevlerinde bunların yaşandığını ben kendimden biliyorum.

Yaklaşık 3.5 yıllık kök hücre tedavisi sonucu tekrar hayata tutunabildim. Cezaevlerinde insanlara bunun yapıldığının canlı şahidi Ergenekon davasındaki arkadaşlarımızdır. Başlarına gelen şeyler muhakkaktır. Ölen beşerler vardır. Ben kendi öykümden de biliyorum ki bunu yapıyorlar.

Ümit Özdağ’ın lisana getirdiği bütün bu kaygılar haklıdır. Örneğin Kaşif Kozinoğlu cezaevinde rahatsızlandı diye bir gece ortalık birbirine girdi. Koğuşundan yürüyerek çıktı. Daha sonra ambulansa götürüldü lakin bu çok uzun süreçler doğal. Zile basıyorsunuz vazifelinin gelmesi yarım, alınması yarım saat. Lakin 1.5 saat içerisinde ambulansa götürüldü. Ambulans neden gecikti? Zira, ambulans o sırada Silivri’de viyadüğün altında bekliyor. Kozinoğlu rahmana kavuşuyor. Duruşma salonunda yargıçlara bu durum soruldu. ‘Efendim o ambulansta kâfi müdahale yeteneği yokmuş. Müdahale yeteneği olan ambulans beklendi’ cevabı verildi. O gün o ambulansta neler olduğunun aydınlatılması gerekiyordu. Fakat, ‘Kırık kalp sendromu, yani kalp içindeki damarların kırılması nedeniyle yaşanan bir kriz’ dediler ve vefat evrakının üstünü kapattılar.”

YÜREĞİM CIZZ ETTİ!

Ümit Özdağ’ın açıklamalarını duyunca Tuncay Özkan’a neler hissettiğini sordum. Şunları söyledi:

“İnanın ben birinci andan itibaren sayın Özdağ’ın başına gelebilecek şeylerle ilgili kaygısını yüreğim ‘cız’ ederek, ciğerim dağlanarak takip ettim. Bu o denli bir şey ki lakin yaşayan bilir. Cezaevinde bana yapılanlar nedeniyle tedavi görüyorum. Halâ yaşadığım o zehirlenme nedeniyle bedenimde kalıcı hasarlar meydana geldiği için onlarla gayret etmek zorunda kalıyorum. Yani yumuşak dokularım kanıyor. Sayın Ümit Özdağ’ın dile getirdiği ögeler çok haklıdır. Münasebetleri vardır. Ve devlet tarafından cezaevinde çok yüksek seviyede korunması gerekir.”

TUNCAY ÖZKAN’DAN, ÜMİT ÖZDAĞ’A ÖĞÜTLER

Cezaevinde yemeğine, içtiği ortana bile fare zehri konulduğunu öne süren CHP Milletvekili Tuncay Özkan, tek kişilik odada tutulan Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın suikasta karşı ne üzere tedbirler alması gerektiğini şöyle anlattı:

1-Kendisine verilen yemekleri elektrikli ocakla kaynattığı suyla en az iki kez yıkasın. Şayet yıkamıyorsa hiç yemesin. Zira fare zehrini suda eritiyorlar ve yemeklere katıyorlar. Yiyeceği vakit kesinlikle kaynar suyla yıkamalı.

2- Kantinden aldırabileceği zerzevatları kendisi kaynar suda haşlasın onları yiyerek bu süreci geçirsin.

3- Kuru soğan yemesin. Kuru soğanın içerisine stronyum ve sezyumu zerk ediliyor. Kuru soğan birden o kadar lezzetli hale geliyor ki hiç şeyi anlamıyorsunuz. Sakın kuru soğan yemesin.

4- Kokuya, tat değişikliğine dikkat etsin. Bir değişiklik hissederse yemeyi çabucak bıraksın.

Özkan, bir milletvekili olarak, son sözleri de şöyle oldu:

“Ülke yönetilemiyor. Kimsenin can güvenliği, mal güvenliği yok.

Eşkıyalar kentte dolaşıyor.

Bunun dermanı ve kurtuluşu erken seçimdir. Erken seçim yapılmalıdır.”

Fethullahçılar periyodunda yaşatılanlar unutulmuyor. Bu tasaların büsbütün ortadan kalkması için daha sıkı kontrol insanları rahatlatacaktır.